Suriye’de savaş yerine barış operasyonu yapılsın

0
123

Günlerdir tüm dünya Beşer Esad’ın kimyasal silah kullanıp kullanmadığını tartışıyor. Kimyasal silah kullandığı artık aşikar, ancak daha önemlisi Suriye’de 2 yılı aşkın süredir devam eden yıkım ve bu yıkıma dünyanın büyük kısmının sessiz kalması.

Bu sessiz kesim insanların öldürülüyor olmasındansa, bundan çok hangi silahlarla öldürüldüğüyle ilgileniyorlar. Ülkede neredeyse taş taş üstünde kalmamışken, milyonlarca insan komşu ülkelerde mülteci konumundayken, işkenceler katliamlar hayatın adeta doğal parçası haline gelmişken ve BM raporlarına göre 100 binden fazla insan ölmüşken, neredeyse bir kere bile dönüp Suriye’ye bakmayan insanlar bunlar.

Bombalamayı, makinalı tüfekle insan öldürmeyi, kurşunlamayı, işkenceyle insanları katletmeyi son derece doğal karşılıyor, ama söz konusu kimyasal silahlar olduğunda, “insanlar ölüyor” diye şaşkınlık gösteriyorlar. Oysa vicdan, nasıl olduğuna bakmadan öldürmeye karşı olmayı ve buna neden olan savaşları durdurmaya çalışmayı gerektirir.              

Savaşarak barış inşa edilmez, savaşarak düzen kurulmaz.

Şunu unutmamak gerekir ki, askeri bir müdahale, özellikle de dar kapsamlı ve kısıtlı bir müdahale, Suriye’deki savaşı durdurma konusunda çözüm sağlamayacaktır. Öncelikle yapılması gereken, bir kurtarma operasyonudur. Savaş için ayrılan fonların da, mültecilerin korunması için kullanılmaya yönlendirilmesidir.

Gemiler, füzeler, jetler, bombalar için harcanacak milyonlarca dolar, halkın Suriye’den tahliye edilmesi ve komşu ülkelere yerleştirilmesi için kullanılabilir. Tek bir cana bile zarar gelmesinin engellenmesi için bu tahliye mutlaka yapılmalıdır.

Öte yandan Amerika’nın bir askeri müdahalede bulunması, muhtemelen çok daha fazla acıya neden olacaktır. Şunu iyi görmek gerekir: Suriye’de kendi halkını acımasızca ezen bir rejim var ve bu rejim zaten 3 yıla yakın bir süredir kendi topraklarını neredeyse her gün bombalıyor. Şimdi bir de ABD’nin gidip Suriye’ye bomba yağdırması hiçbir şeyi değiştirmeyecek, ezilenlerin kurtulmasını sağlamayacaktır. Hatta çok daha da büyük bir yıkım meydana gelecektir. Sadece bir süre için bombayı kimin attığı değişmiş olacaktır.

Her gün neredeyse yüzlerce insanın öldüğü Suriye’de ana hedef, Esad’ı cezalandırmak değil, katliamları durdurmak olmalıdır. Cezalandırma yapmanın bedeli yine masum sivillerin de hayatını kaybetmesi olacaksa, böyle bir yola hiçbir vicdan ve sağduyu sahibi destek olmamalıdır. Allah daha önce Tevrat’ta ve İncil’de olduğu gibi, Kuran’da da insan öldürmeyi haram kılmıştır. Dinimizde tek bir canın öldürülmesi, tüm dünyanın öldürülmesi gibidir; ve tek bir canın kurtarılması da tüm dünyanın kurtarılması gibi. İşte bu yüzden tek bir insanın dahi zarar görmeyeceği bir yöntemle Suriye’de zulmün durdurulması gereklidir.

Suriye’de iki temel konu var: Birincisi, Baas rejiminin cinayetlerinin durdurulması. İkincisi ise, zulmün ardından bölgede huzurun ve barışın destekçisi olan modern Suriye’nin inşa edilmesi. Her ikisinin de sağlanması ancak İslam ülkelerinin müdahil olmasıyla gerçekleşebilir.

ABD her ne kadar böyle bir niyeti olmadığını vurgulasa da, bölgede bir çok grup tarafından bir tür işgalci güç olarak algılanacak ve belirli bir tepkiyle karşılaşacaktır. Üstelik yapacağı sınırlı müdahale Esad’ın gücünü zayıflatmaya yetmeyecek, hatta tam tersine, köşeye sıkışmış bir kedinin daha çok tırmalaması gibi, daha da saldırganlaşmasına sebep olacaktır. Onlarca hatta yüzlerce grubun silahlı mücadele yaptığı Suriye’de, Amerika’nın bu grupları uzlaştırması ve “düzen” sağlayabilmesi pek mümkün görünmemektedir.

Ama İslam ülkeleri ortak hareket ederse tüm bunları kolaylıkla sağlayabilirler. Türkiye, Pakistan, Endonezya, Fas, Cezayir, Tunus, Katar, Suudi Arabistan gibi çok sayıda ülkeden ve mutlaka İran’dan birer tümen asker alınarak hızlıca bir nevi İslam Barış gücü oluşturulup, gerekirse 70 ayrı yerden Suriye’ye girilirse zulmün sona ermesi çok kolay olacaktır. ABD, AB ve özellikle Rusya’nın desteklediği bu güç, kısa sürede Suriye’de olayların yatışmasını sağlayacaktır.

İslam ülkelerinin askerlerinden oluşacak bu birlik barış gücü olarak hareket edecek, savaşmak için değil, sivil halkı korumak için Suriye’ye girecektir. Tanklar kurşun atmak için değil barışı sağlamak için ilerleyecektir. Müslüman halk, gelen askerlerin Müslüman olmasından dolayı kendisini güvende hissedecek, Müslüman askerler sevinçle karşılanacaktır. İran’ın da bu birlikte yeri olacağı için mezhepsel çatışmalar rahatlıkla engellenecek, Rusya da destek olduğu için rejim güçleri kolay teslim olacaktır.  Gerekirse 70 ayrı yerden, yani çok noktadan aynı anda giriş olacağı için Esad güçlerinin direncinin kırılması da hızla gerçekleşecektir. İntikam alma duygusuyla hareket edilmeyecek, yok etmek hedefi olmayacak, sadece akan kanın durması hedeflenecektir.

Çatışmaların durdurulmasının ardından kurulacak düzen de her mezhepten her dinden her düşünceden insanın eşit temsil edileceği bir sistem olmalıdır. Tüm grupların, bugüne kadar yaşanmış acıları, Allah’ın Kuran’da bildirdiği, “Affetmeniz sizin için daha hayırlıdır” hükmüne uyarak bağışlayıp; tam demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesine katkıda bulunması gereklidir. Hiçbir mezhebin bir diğerine üstünlüğünün olmadığı, Hristiyanların ve Musevilerin en iyi şekilde korunup kollandığı, tam demokratik, insan haklarını koruyan, özgürlükçü, modern bir Suriye’nin kurulması, sadece Suriye halkı için değil tüm bölge için bir nimet olacaktır. Ve bu sonuç, ancak İslam ülkelerinin ortak hareket etmesiyle sağlanabilinecektir.

Tekrar hatırlatmak isterim, bir konuyu sulh ile çözmek varken bombalarla çözmeye çalışmak, sorunu daha da büyütür.  Yardıma muhtaç durumdaki sivil Suriye halkı, hem Esad yönetimi hem de acımasız fanatiklerin uygulamaları nedeniyle yeteri kadar acı çekti. Bombalar ve füzeler ne kadar iyi hedeflenirse hedeflensin, sivil kayıplar olması kaçınılmazdır. Kuran’a tam uygun, makul, hoşgörülü ve kansız bir çözüm varken, böyle kanlı bir metot izlenmesi nasıl makul karşılanabilir? Ya bu katliamlara göz yumacağız –ki bu çok kötü bir seçenektir ve vicdan sahibi insanlar olarak bunu asla kabul etmeyiz- ya da Müslüman ülkeler birleşerek, Suriye’ye girecekler. Müslüman ülkelerin böyle bir şey yapmaları durumunda, en az 24 saat içinde tüm konu çözülmüş olur.

Gelin, savaştan değil barıştan yana olalım, Allah’ın gösterdiği kolay ve güzel olan yola uyalım. Allah’ın istediği ahlaka ve yola uyduğumuzda, en içinden çıkılmaz gibi duran sorunların dahi müthiş bir hızla çözüme kavuştuğunu hep birlikte göreceğiz.

Bu makale 12 Eylül tarihinde New Straits Times Gazetesi’nde (Malezya) aşağıdaki linkte yayınlanmıştır:

http://www.nst.com.my/opinion/columnist/islamic-peace-force-can-stop-syria-killings-1.354102

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here